Sinem Kayıkçı Karaali yazdı

Çağımız büyük bir hastalıkla mücadele ediyor. Bu hastalık maalesef ölümcül. Tedavisi de yok! Çünkü hastalığı yayanlarla ilacını bilenler aynı tarafta ! Bu ne demek biliyor musunuz !

Yavaş yavaş algılarımıza, vicdanımıza, dostluğumuza, kardeşliğimize hükmedenler, bizi yönlendirenler, aile bağlarına, aşk bağlarına, komşuluk ilişkilerine, mahalle, şehir, ülke bağlarına müdahale ederek ,  planlı ve programlı olarak, davranışlarımıza ve maalesef duygularımıza sızdılar.. Damarlarımıza bize ait olmayan bakış açıları, tarzlar, modeller, medeniyetler! İnançlar yüklediler…

Artık çağımız BAĞLILIK yaşamıyor  aşık  da olmuyor !

Farkında mısınız ? Kara sevdayla bağlanmıyor !  Sakınmıyor, inancına bile  tutunmuyor çoğu kişi !

Bağlılıklar eğer varsa inceden ,  bazı  takaslarla terkedilebiliyor.

Aşk diyoruz,  dünyada Ferhat’a sözde dağları deldiren aşk  bile kişilerin sevdiğini yok edebilmesiyle son buluyor!

İNANÇLAR, kronikleşmiş bir hastalıkla tehlike altında.

Kıymetsiz bir bakış tarzı yarattılar, sözde fanatik inançları,  kendi öngördükleri sosyalist dokunuşlarla yumuşatmak ve sözde bağnazlık olarak gördükleri inanç ve tutumları özgürleştirmek için. İyi de bunu yaparken bu toplumun özüne doğru fazla mı inildi acaba ? Samimiyetle gerçek karanlıkları mı değiştirmek istediler yoksa kendi özgürlüklerine gidecek yolda açan çiçeklerin, organik dikenlerini mi  talan ettiler ! Bu özgür bakış açısı adı altında başka toplumların kendi içlerindeki  kültür merkezine çekilerek bize ait olmayan ! daha doğrusu kendi bakış açılarında evrenselleştirilmiş kavgalara bizleri   ikna ederek biz olmaktan  mı uzaklaştırıldık düşünmeli ?

Hadi diyelim ki evrensel sahiplenme adına bizim de yakınlaştırıldığımız  bu mücadelelerdeki birlik,   söz konusu bizim hayatımız  olduğunda da  aynı tarzda ilerleyecek mi!

yani bizim sahiplendiğimiz o evrensel adalet kılıcı,  bize sıra geldiğinde bize sahip çıkılmasına hizmet edecek mi ! Yoksa yapılan pazarlıklarda,  hiç çekinilmeden kendi kaderimize mi  terk edileceğiz..

Kendimi bildim bileli bu halk, büyük bir özveriyle mağdurun, adaletsizliğe uğrayanın yanında oldu.. Bir yerde bir yanlış olmalı.Bu film böyle bitmemeli…

sahipsizlik! Karşılıklı vazgeçebilme dürtüsü !

Duyarsızlaşma!

Çabuk kabuk değiştirme! Hastalığı kabul etme, bir yara iyileşmeden yeni yaralar açılabilmesi… Olağanüstü bir şekilde yaraların iyileşmesi! ya da öyle gösterilmesi….

Bunlar asla tesadüf değil ve maalesef daha acısı, insan evriminin doğal bir süreci değil…

Kızacaksınız ama artık anneler anne değil, babalar baba değil, kanaat önderleri dediğimiz insanlar haklı ya da haksız, bir vazgeçme ya da köşesine çekilme hissiyatında. Onu bunu bilmem de arkadaş biz kime yanacağız derdimizi… Kime güveneceğiz !

Kimden medet umacağız !

Pes mi etmeli..

Süreci kabullenip kalan son günler misali gününü gün mü etmeli !

YOKSA AYNAYA MI BAKMALI !

KİMSEDEN BEKLEMEDEN,  ACABA KENDİMİZİ Mİ BULMALIYIZ..YOKSA O Bahsedilen ve suya atılan  HAZİNENİN ANAHTARI BİZ MİYİZ!

HERKES KENDİ KOLUNU HAVAYA KALDIRSA BİRŞEYLER DEĞİŞİR Mİ ? YANİ BAŞKALARINI BEKLERKEN BİRAZDAN, BİR SABAH, BİR GECE VAKTİ EVDE ANNEMİZİN ÇORBASINI YUDUMLARKEN , ÖLEBİLİR MİYİZ ?

Kimse komşusunun acısına karşı acı duymuyor…

Ve en kötüsü ne Allah Korkusu kaldı ! ne vicdan dürtüsü… Evlerinizde büyük bir katil var…

Dikkat edin…

Bu katil, dışarıda kardeşleriniz boğazlanırken size kapınızın önünde davul çaldıran insan düşmanlarının evinizdeki ajanı….

Alın elinize bir örtü, selasını verin gömün…

Bugün yaşananlar normal değil !

Bir şehrin katillerine sarılıp gezmesi normal değil !

Hastalığın ne olduğunu tahmin edebildiniz mi ?

UNUTKANLIK !

Bilmem hatırlıyor musunuz, konuşma yapmıştı idam edilen bir lider idam edilmeden önce bugün son sözüm demişti !

Sakın UNUTMAYIN !

Neyi diye sormadılar…

Çünkü zaten cümle bitmişti !

Devamı yoktu..

Bu başlı başına bir metindi, kompozisyondu, kitaptı !

Sakın unutmayın !

Unutmak intihardır!

Sizi gömenleri, size zehir sunanları, sizi aptal yerine koyanları, size zulmedenleri, size yalan söyleyenleri, size kim olduğunuzu unutturanları SAKIN unutmayın…

ÖNDER dediklerinize dikkat edin.. Size ait olmayan savaşlarda onların koltukları sarsılmasın diye yarın sizin çocuklarınız  ölecekler…

UNUTMAYIN,

biz seçilmiş bir millet değiliz..

Dünyada başlayan bir kaos, bir konu, sebepleri tahlil edilmek suretiyle aynı sonuçları doğurur..

yani satarsanız satarlar, satılırsınız…..Bizden uzak kalamaz.. Gelecek bizi de bulacak…

bugün sahip çıkmadığınız her kavram, urganımıza biraz daha yaklaştırıyor bizi…

KÖR TARAFTARLIĞI BIRAKIN.

VİCDANINIZDAKİ TANRIYA İTAAT EDİN SADECE….

ADALET İSE HERKES İÇİN,

ÖZGÜRLÜKSE HERKES İÇİN,

DOĞRULUKSA HERKES İÇİN,

MÜCADELEYSE HERKES İÇİN…

Bir çevreciyseniz zehir saçan bir iş yeri açanlarla aynı sofrada oturamazsınız…Oturuyorsanız ya çevreci değilsinizdir ya iş yeri açanın dostu !

İkisi de ihanettir.. Bir hayvan severseniz, hayvanlardan para kazanan biriyle dans edemezsiniz!

Ya hayvan sever değilsinizdir ya da dürüst bir partner !

ve UNUTMAYIN bu halkı seviyorsanız , İNSANLIĞI !

HER NE SEBEPLE OLURSA OLSUN bu halkı öldürenlerle masaya oturamazsınız…

bu halka zulmedenlerden ancak ve ancak hesap sorabilirsiniz…!

şimdi az önce gömdüğünüz o evinizdeki UNUTKANLIK HASTALIĞINI YAYAN APTAL KUTUSUNU BİR SÜRELİĞİNE GÖMDÜĞÜNÜZ YERDEN ÇIKARIN VE BAKIN…

Size ait ne var içinde ?

Bize ait ne var!

Eskinden insanlar sevdiklerine yan gözle bakanları düşman bellerdi,

şimdi kardeşler abileriyle aynı yatakta bastıkları eşlerine  büyük markalardan elmas yüzük alıp  af diliyorlar…

ÇÜNKÜ SEVMEK KİRLENDİ ..

Eskiden kültürümüze laf edenlerle uzun uzun tartışırdık! Kendimizi anlatırdık !

Şimdi anlatamıyoruz çünkü her gün bir şeyi daha NORMAL görmeye başlamaktan artık kendimiz diye bir şey kalmadı!

Eskiden mahallede birine biri haksızlık etse herkes onu arkasına alır, HELE DUR BAKALIM, YEDİRMEYİZ derdi,

Şimdi ‘Ekmek pahalı insanlar aç’ diyenlerin sokak ortasında linç edilmesine öyle alıştı ki herkes.. Cenazesinde görünmemek için hasta numarası yapıyor ve ona ekmeği zamla satanlarla akşamında içki kadehi tokuşturup eve gelip aç kalan çocuklarına sarılıp uyuyor…Bu evrenin çivisi çıkmıştı çıkmasına da artık birileri çivinin çıktığı delik fark edilmesin diye deliğe alçı sürüp üzerine yeni bir dünyanın renkli fotoğrafını asıyor  

Herşey pırıl pırıl,

Işıklı, gökyüzü ve sokaklar..

Ama içimiz yavaş yavaş hastalığın pençesinde yok oluyor..

Çünkü görünmüyor. O kadar ışık var ki öteden beriye gözlerimiz kapanmış UNUTMUŞ, UNUTTURMUŞUZ..

Öyle bir karanlık ki her yer aslında…

Bir gün gözlerimizin tam ucuna geldiğinde çok geç olacak..

Belki televizyonda ASRIN FELAKETİNİ YAŞAYACAĞIZ ama içimizden yanlarına çektikleri kişiler manşetlerde katillerimizi övecek ve bize Onlar olmasaydı bu renkli mermerlerden mezarlarımız olmayacaktı…Eski püskü mezarlarda gömülecektik diye övgüler dizecekler..

Aa durun yoksa oldu mu bu !

Aynısı mı oldu ..

Hadi canım!

Ben o sırada en sevdiğim diziyi izliyordum, yakışıklı jön filmde aynı evde kalan ve  birbiriyle aile bağı olan 6 kadınla  ayrı ayrı aşk yaşayıp  sonra da biriyle mutlu son masasında aile yemeği yiyordu.. Dışardaki hayatı kaçırmışım kusura bakmayın!

Bu arada daha çok konuşmak isterdim ama biraz işim var, bir yemek programında hayatında havyar yemeyen taşralı bir yarışmacı, havyar pişiremediği için elenip intihar edecek , onu izlemeliyim..

Savaşlardan bahsedecektim,

Bir baktım ekrana, Suriyede havai fişek gösterisiyle girilmiş 2025 yılına, halbuki ben orada evlerinden dışarı çıkınca öldürülen çocuklar, anneler var sanıyordum…

Yanılmışım…

Açlıktan da bahsedemem çünkü dün geceden bugüne dek tahminen deprem bölgesinde çadırlarda kalanlar dahil yaklaşık 6 milyonluk havai fişek patlatılmış…

IŞIKLAR İÇİNDE UYUSUN UNUTTUKLARIMIZ…

IŞIKLAR İÇİNDE UNUTSUN !

AH ŞU KANAAT ÖNDERLERİ BİR TÜRLÜ KANAAT GETİREMEDİĞİM BİR DURUM VAR! NEREDESİNİZ!

CİN Mİ KAÇTI BİRYERLERİNİZE! Bakın size güzel bir önerim var, eleştirdiğiniz ama uzun süredir aynı koltukta yetki paylaştığınız hoca tanıdıklar var KARANLIK ODALARDA cin çıkartıyorlar… Bir yerlerinize yazı yazıp…

Siz onları mı eleştiriyordunuz .

Yok pardon geçen gün   bar açılışında birlikte fotoğrafınız vardı !

Barıştığınıza KANAAT getirdim yanlış mıyım ?

Valla aklım karıştı,

İşim de vardı!

Neyse bir girelim 2025’e hayırlısı…

ASGARİ ÜCRETE hayırlısı dilekçesi de HAYIRlanmış…

Eş ses, eş anlam, düğün, cenaze, moda, çarşaf, çıplak  gezme, şeriat, özgürlük, açlık, israf, su , şarap, katil kahraman. of puf, kim biz , sen , o, dün, deprem, şenlik, din, vaaz, dua, şükür, cenaze,  göbek atma. ney pardon şey. Herşey karıştı ..Allah’ım habere bak,

son dakika haberi, yeni seçilen bir başkan tecavüzden 5 milyon dolar cezaya çarptırıldı.neyseki bizim  coğrafyada olmaz öyle şeyler , çocuklar öldürülmez, Narin bedenleri harcanmaz,

Katil mi kim ?

Adam dün soyunma kabininde terörist kıyafetini çıkardı, başkan kıyafeti giydi insan katlettiği yerde  NOEL kutluyor.. Noel miydi ?  Yeni yıl mıydı ? kafam karıştı.. Soyunma kabininde tecavüzden yakalanan lider o muydu ! .. Yok o kabinde kıyafet değiştiren  yeni Ortadoğu başkanıydı !

Pardon karıştı yine.. Kimdi yeni  Arap başkanı , aslında sanki aynı kişiydi !

Amannnn

Ne düşüneceğimm..

UNUT GİTSİN !

Bedenlerimiz geçicidir. Duruşlarımız kalıcı. Tarih bu günleri yazacak!

Bir gün kainata adalet gelecek bir bebeğin avuçlarında. İnsanlık tarihi doğru bir rayda doğru vagonlarda seyahat edecek uzun bir çağ. Umuyoruz ki bir telaşla geçirdiğimiz bu hayatta, birilerinden hesap sorulacağı gün öyle ya da böyle gelecek. Bir yerlerde bu gezegenin kurtuluş meşalesi yanacak. O günleri biz göremeyeceğiz. Ne demişti şair, ağacı diktim ama meyve vereceği gün yemek için değil elbet !

Ektim çünkü doğru olan buydu.

Tarih bugün yanı başımızda yaşanan katliamları yazacak. Belki çok şey yapabiliriz, Doğruya sarılmak ve sesimizi sadece ADALET için çıkarmak gibi.. Lakin farzı misal hiç bir şey yapamadık ve biz de öldük Tarafımız belli. Savaşa katliama, çocukların, bitkilerin, hayvanların zulmüne hizmet eden hiç bir yer, hangi pazarlık içinde olunursa olunsun, zira cenneti dahi vaad etseler, bizim yerimiz olmayacak.

Bu savaş, bizim savaşımız değil. Bu savaş güçlülerin! İktidar savaşı ve bu savaşta bizim yerimiz yok. Neredeysek sesimizi oradan yükseltiyoruz, Dünya hiç kimsenin ego savaşına kurban edilmeyecek kadar güzel bir yerdi, ta ki inançlar kurnazların elinde harcanana kadar.

Hiç kimse bir şey yapamam demesin, SİLAHI VE SAVAŞI KİM NEDEN İSTER! BUNUN CEVABINI VERMEK BİLE BU SAVAŞI BİTİRİR. ÇÜNKÜ SAVAŞI İSTEYENLER AZINLIKTA. BİZLER ÇOK OLAN TARAFIZ. BİZ UYANIRSAK SAVAŞLAR BİTER.ANCAK İKNA EDİLİRSEK SAVAŞMAK İÇİN ÇOK SEBEP YARATIRLAR.SONRA BİZE AİT OLMAYAN SAVAŞLARDA ÖLÜRÜZ.

NEDEN ÖLDÜĞÜMÜZÜ BİLMEDEN..

HER NE SEBEPLE OLURSA OLSUN YOK EDEN BİZDEN DEĞİLDİR.

NAÇİZANE AFFINIZA SIĞINARAK, HADDİMİZ OLMADAN SÖYLEYELİM, BU ŞEHRİN BÜTÜN UNSURLARI NEREDE OLURSA OLSUN SESİNİ YÜKSELTMELİ BU ŞEHİR, DENETLENMEYEN BİNALARIN ALTINDA KALDI, SEVDİKLERİMİZLE BİRLİKTE. OKUMUŞ BİNLERCE İNSAN HÂLA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMADI. YARIN YİNE KALACAĞIZ ENKAZLARDA ÇÜNKÜ SUSTUK.

AVUKATLAR, DOKTORLAR, MÜHENDİSLER, BAŞKANLAR! DİN ADAMLARI, ŞEHİR HALKI BİRLİKTE ÇAĞRI YAPMALI, DÜNYA BU KATLİAMLARA KARŞI DURMALI!

KOŞULSUZ, AMASIZ… YAŞATANLARA, SELAM OLSUN….

sinemkayıkçıkaraali